Habeşistan’ın Eski Adı Nedir? Antropolojik Bir Bakış Kültürlerin Çeşitliliğini Keşfetmeye Davet Bir antropolog olarak, kültürlerin zenginliğini ve çeşitliliğini anlamak, insanlık tarihini keşfetmenin en derin yollarından biridir. Her toplum, kendine özgü ritüelleri, sembollerini ve topluluk yapılarıyla hem geçmişini hem de kimliğini şekillendirir. Bugün, tarihin tozlu sayfalarına göz atarken, Habeşistan’ın eski adının ne olduğunu sormak, yalnızca coğrafi bir keşif yapmak değil, aynı zamanda insanlık tarihinin derinliklerinde bir yolculuğa çıkmaktır. Habeşistan, günümüz Etiyopyası olarak bilinse de, geçmişinde farklı isimlerle anılan bir toprak parçasıdır. Peki, bu toprakların eski adı nedir? Gelin, bu soruyu ritüeller, semboller, topluluk yapıları ve kimlikler perspektifinden ele alalım. Habeşistan’ın Eski…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Pilota Kaptan Denir mi? Uçuşun Komutanı Kim, Ünvanın Hikâyesi Ne? Uçak kapısında kabin ekibinin gülümseyen bir “Kaptanımız birazdan anons edecek” cümlesini duyduğunuz anı hatırlayın. İçimizde hafif bir güven duygusu filizlenir: Demek ki uçağın başında “kaptan” var. Peki gerçekten pilota kaptan denir mi; herkes pilotsa kaptan mıdır, yoksa “kaptan” daha farklı bir anlam mı taşır? Gelin, arkadaş sohbeti rahatlığında ama derinliğine bir yolculuk yapalım; kelimenin kökeninden kokpitteki hiyerarşiye, bugünkü algımızdan geleceğin otomasyon dünyasına kadar. “Kaptan” Kelimesinin İzleri: Denizin Hakimi, Gökyüzünün Komutanı “Kaptan” denince akla önce deniz gelir; geminin sevk ve idaresinden sorumlu kişi. Havacılık genç bir alan olmasına rağmen denizcilikten çok…
Yorum BırakBir Ekonomistin Gözünden: Kaynakların Sınırlılığı, Seçimlerin Bedeli ve Güvencesiz İş Gücü Ekonomi bilimi, insanoğlunun sonsuz ihtiyaçlarını sınırlı kaynaklarla karşılama çabasını inceler. Bu denklemin her zaman bir kaybedeni vardır: zaman, fırsat ya da güvenlik. Özellikle modern iş piyasasında bu dengesizlik, güvencesiz iş gücü olarak adlandırdığımız bir olguda somutlaşır. Güvencesiz iş gücü, sadece bir istihdam biçimi değil, aynı zamanda ekonomik sistemin etik, yapısal ve politik sınırlarını test eden bir kavramdır. Bir ekonomist için “güvencesizlik”, yalnızca iş kaybı riski anlamına gelmez; aynı zamanda üretim faktörleri arasındaki güç dengesizliğinin bir sonucudur. Gelin, bu olguyu piyasa dinamiklerinden bireysel karar mekanizmalarına ve toplumsal refahın geleceğine kadar…
Yorum BırakMedrese İsimleri Nelerdir? İsimlerin Anlattığı Hikâyeler, Verilerin Fısıldadığı Desenler Bir kelimenin peşine düşmeyi, farklı açılardan bakmayı seviyorum. Bugün birlikte “medrese isimleri”nin dünyasına dalalım: Hangi adlandırma mantıkları var, bu isimler bize ne anlatır, nerede veri konuşur, nerede insan hikâyeleri öne çıkar? Cinsiyete dayalı genellemeler yapmak yerine, veri odaklı ve toplumsal-etki/hikâye odaklı iki yaklaşımı yan yana koyalım; ikisi de kıymetli, ikisi de tamamlayıcı. — Medrese İsimleri Nelerdir? (Genel Çerçeve) Medreseler tarih boyunca farklı mantıklarla adlandırıldı. İsimler çoğu zaman bir kurucu/banî, bir yer, bir mimari özellik ya da bir eğitim uzmanlığına işaret eder. Bu yüzden tek bir “doğru” liste yoktur; ama örnekler üzerinden…
Yorum BırakEn İyi Güneş Kremi Hangisi? Psikolojinin Gözünden Bir Korunma Arayışı “İnsan neden korunmak ister?” Bu soruyla başlar birçok psikolojik gözlem. Derimizi yakıcı güneşten korumak için sürdüğümüz o ince krem tabakası, aslında zihnimizin derinliklerinde saklı olan daha temel bir güdünün dışavurumudur. Güneş kremi, yalnızca bir kozmetik ürün değil; insanın savunma mekanizmalarının modern bir sembolüdür. Bir psikolog olarak, “en iyi güneş kremi” arayışının ardında yatan bilişsel, duygusal ve sosyal süreçleri anlamak, insan doğasının korunma içgüdüsünü çözümlemektir. Bilişsel Psikoloji: Korunmanın Bilinçli Hesabı Bilişsel psikolojiye göre, bireyler karar verirken risk algısı üzerinden düşünür. Güneş kremi seçiminde de durum farklı değildir. Kimi insan, “SPF 50+”…
Yorum BırakKapan Konusu Ne? Bir Hesabın, Bir Hikâyenin ve Bir Kalbin Kapanışı Bazı hikâyeler vardır, başlarken sonunu tahmin edemezsiniz. Sessizce başlar, yavaş yavaş büyür ve en sonunda sizi hiç beklemediğiniz bir şekilde değiştirir. Bugün size tam da böyle bir hikâyeden söz etmek istiyorum. “Kapan” yalnızca bir dizi ya da bir hikâyenin adı değil; hesapların kapandığı, yüzleşmelerin yaşandığı, geçmişle hesaplaşmanın son kez yapıldığı bir yolculuğun adı. Bir Hesabın Başlangıcı: Ali ve Elif’in Yolu Ali, hayatı boyunca planlı yaşamış bir adamdı. Onun için her şey bir strateji meselesiydi: İşinde nasıl yükseleceğini, kiminle iş birliği yapacağını, hatta aşk hayatında hangi adımı ne zaman atacağını…
Yorum BırakKanun Teklifi Vermek Ne Demek? – Meclisin Tinder’ı Gibi Düşünün! Bir gün bir arkadaş grubunda oturuyorsunuz. Biri “Şu mahalleye kedi parkı yapılmalı!” diyor, diğeri “Haftada dört gün tatil gelsin!” diye haykırıyor. İşte o an, içinizden biri kalkıp “Bunu ciddi ciddi gündeme taşıyalım!” derse… Tebrikler, politik versiyonuyla bir kanun teklifi doğmak üzere! 🎉 Ama durun, hemen sıkıcı bir hukuk dersine geçeceğimizi sanmayın. Bugün konumuza hem stratejik erkek zekâsıyla hem de empatik kadın sezgileriyle yaklaşacağız. Yani bir yanda çözüm odaklı mühendis kafasıyla “Bunu nasıl yasalaştırırız?” diye düşünen beyler, diğer yanda “Bu kanun halkın kalbine dokunur mu?” diye soran hanımlar var. Hadi bakalım,…
Yorum Bırakİzale-i Şuyu Davası: Hissemi Satmak İstemiyorum, Ne Yapmalıyım? Geçmişin izlerini süren bir tarihçi, her dönemde insanların sahiplik anlayışının, ilişkilerinin ve toplumsal yapılarının nasıl şekillendiğini merak eder. Her medeniyet, sahiplik haklarını ve bunlarla ilişkili düzeni farklı biçimlerde ele almış, zamanla bu anlayışlar toplumların temel taşlarını oluşturmuştur. Bu yazıda, “İzale-i şuyu davası hissemi satmak istemiyorum, ne yapmalıyım?” sorusunu tarihsel bir perspektiften ele alarak, tarihsel süreçlerdeki kırılma noktalarını ve toplumsal dönüşümleri inceleyeceğiz. İzale-i Şuyu Davası ve Toplumsal Mülkiyet İzale-i şuyu davası, ortak mülkiyete dayalı olan durumların sona erdirilmesi amacıyla açılan bir davadır. Bu dava, aslında tarihi bir geleneğin ürünü olarak karşımıza çıkar. Osmanlı…
Yorum BırakYarasa Gübresinin İçinde Ne Var? Edebiyatın Karanlık Katmanlarında Bir Keşif Bir edebiyatçı olarak bilirim ki, kelimeler yalnızca anlam taşımazlar; aynı zamanda kokar, solur, dönüşürler. Her cümle bir yaşam formudur. Yarasa gübresi ise tam da bu dönüşümün biyolojik değil, edebi bir metaforu gibidir. Gecenin derinliklerinde biriken, sessiz ama verimli bir birikim… Tıpkı bir yazarın bilinçaltında biriken kelimeler gibi. Yarasa gübresi, yalnızca toprağı değil, anlatıyı da besler; çünkü o, çürümenin ve yeniden doğuşun hikâyesidir. Edebiyatta Dönüşümün Maddesi: Gübreden Söze Edebiyat tarihi, dönüşümün tarihidir. Her anlatı, bir başka anlatının kalıntılarından doğar. Yarasa gübresi de doğada bu döngünün maddi karşılığıdır. İçinde azot, fosfor ve…
Yorum BırakKamışlı Ailesi Kimdir? – Strateji, Empati ve Aile İçi Politikaların Kralları! Bazı aileler vardır, evin içi adeta küçük bir Birleşmiş Milletler gibidir. Stratejiler, diplomasi, kriz yönetimi, duygusal zeka… Hepsi tek bir çatının altında toplanır. İşte Kamışlı Ailesi tam da bu tanıma uyan bir aile! Gelin bu efsanevi haneyi yakından tanıyalım, hem de biraz gülerek, biraz düşünerek… Kamışlı Ailesi Kimdir? (ve Neden Onları Konuşuyoruz?) Kamışlı Ailesi, sıradan bir aile değil. Onlar kahvaltıda stratejik plan yapar, akşam yemeğinde duygusal analiz sunar, hafta sonu ise kriz yönetimi seminerine döner! Evdeki baba figürü genellikle “mantık merkezli” bir yaklaşımla olaylara dalar. Mesela mutfakta bir bardak…
Yorum Bırak